4 Kasım 2012 Pazar

İsimsiz mektup..

   İçimden gelen seslerin bazen ne kadar suçlu kişilikler olduğunu anlıyorum.Yaşarken güçlü,tutarlı,gururlu,tavırlı ancak düşünürken bir o kadar suça meğilli bir kişilik.Bir söz vardı hani,'yanlızca gururlu ve yanlız insanlar susarlar..' ne yani susmuyoruz diye kayıp mı ettik gururu ve yanlızlığı ??..neyse konumuza dönelim,sebebi ziyaretim malum aslında gönül meseleleri..kalp kırıklıkları ve dengesiz tavırların ardından ilişkiye bir süre ara verdik.Bu ilk defa başıma geliyor ve ben bu dayanılmaz olguyu henüz kabullenmiş değilim.İçimdeki suça meğilli yaratık harekete geçmek için zaman kolluyor ama galiba bu sefer dizginler bende..Sevmek ve Aşk kelimelerinin birbirine benzememelerinden bahsettim biraz;..Sevmek,yanında olduğundan bulutların üstünde uçmak kadar özgür bir duygu..Özlemek,ıssız bir ormanda yapayalnız soğuk bir gece geçirmek kadar dayanılmaz bir duygu..ve Aşk,onunla geçirdiğin her saniyenin içini doldurmak,anlatmak isteyip onu ifade edebilecek kelime bulamamak kadar kiyafetsiz bir duygu..O ise acımasızca inatçı ve güzel bir kadın..ağladığında gözyaşlarına dokunamadığım,hasretini her daim paylaştığım,dudaklarına muhtaç olduğum ve onu her saniyemde vücudumda yaşattığım değerli bir kadın..ben onu seviyorum ama birazda sevgi istiyorum..ve bunu kendime çok görmüyorum çünkü buna ihtiyacım var.Onun gözlerine ve dokunuşuna ihtiyacım var..umarım bunu anlar..iyi sabahlar millet...                                                


           eskilerden bi şarkı,maksat hatıralar depreşsin ;)  http://www.youtube.com/watch?v=jftYV-5rJiU

Hiç yorum yok: