13 Mayıs 2014 Salı

sen yine de şükret..

     Şimdi ben buraya ne yazsam,her kelime kendine bir yol bulacak. Ya sana varacak ya da turuncu renkli bavuluma. Neden bavul konusunu açtın dersen, böyle durumlarda içimdeki 'gitme' isteğinin kıymetini daha iyi anlıyorum. Kendimi bildim bileli neden gitmek istediğimi her geçen gün daha iyi anlıyorum. Kısacası bir uçak biletiyle çözülecek onlarca sorunum olması gibi işte. O kadar doldu ki içim yine, ilk defa her şeyi yazmak istemiyorum. Çözülsün istemiyorum artık hissettiklerim. Ve yorgunluğuma bir anlam yüklemek hiç istemiyorum. Ne de olsa böyle zamanlarda, kimse kendini suçlu hissetmek istemez. Ama benim ki anlamı olan bir suçluluk hikayesi. Fazlasıyla kırık kalp,fazlasıyla iyi insandan ibaret bir geçmiş. Birazda bu suçluluğun vermiş olduğu rahatlık ve gitme isteği,en güzeli de ne olursa olsun şükretmenin vermiş olduğu güzellik. Bazen kalbin nefes almayadursun ama sen yinede Allah'tan ümidi kesme,hayata dair.. Sen yine sevme,sevilme..sen yine git,yine yak geçmişini bir köşede ama yinede şükret aşkın tarafına..vazgeç bazen kalp ağrından sadece şükret..unutma bahar da çiçek olan meyvedir yaza..

11 Mayıs 2014 Pazar

Geç kalmayalım işte sırf bu yüzden ;) bence yanii :)

     Ben yine aynı ben aslında, noktalama işareti yok, imla hatası çok, anlatım bozukluğu bolca. Tek derdim hissettiklerimi anlatabilmek. Tahmin etmek çokta zor değil aslında, yine bir sürü yeni karar var kafamda. Bu sefer hayallerim daha geniş, artık eskisi gibi sınır koymuyorum düşüncelerime. İzin veriyorum kendime, ''düşün'' diyorum, yapabileceğin ne varsa. Sadece hayal kur ve yap, ve sonra ''Aşık'' ol ! Yaradan'ın emrine uy ve sev. Hayallerine sarılır gibi sarıl O'na, artık bir nokta koy bu saçmalığa.ne yapacaksan çabuk yap. Bence artık acele etmeyelim. ''Yani ya gideceksen git, ya da kal.. ama kimseyi yaralama artık. yeter bu can kırıkları'' diye bağırıyorum bir yandan kendime. Biri var kaderin bana getirdiği, O'nu hayallerime almak istiyorum ama korkuyorum. Her zaman içimi saran aynı korku, aynı his. Ama mübarek ben bir şey yapmıyorum ki !! ne varsa hep kendiliğinden, ne oluyorsa hepsi bir anda. Bir bakışta bitiyor her şey. Şimdi belki o yatıyor ama benim gözümde uyku yok. Ben burada gelişine yazıyorum, hayallerimi ve O'nu, O ise ödev falan peşinde(e napsın kızın ödevi var!) Neyse biliyorum ben ne zaman yazmaya başlasam aşkın kokusunu alıyorum gibi. Hayallerimi, aşk ile pekiştiriyorum. O olmadan yapamıyorum. Yani 'aşk' olmadan.. çok zor değil aslında, bir yanda hayaller ve umutlar, diğer yanda kıvırcık, şımarık bi kız..ne yapsam diye düşünmüyorum, bu sefer gerçekten akışına bırakıyorum. Ne olacaksa olsun diyorum. yeri geliyor bir kaç saniye gözlerine bakıyorum, sonra içimden geliyor ruhuna bi öpücük yolluyorum.. :) O da şımarığın teki işte, onunda kendine göre korkuları vardır belki ama hesaba katmadığı bir şey var ; '' Ne kadar kaçarsan kaç, koştuğun yolun sonunda 'aşk' var , daha fazla direnemeyeceksin ! '' ;)

26 Ocak 2013 Cumartesi

It's gonna take a miracle to bring me back..

    with this ; http://www.youtube.com/watch?v=rJYcmq__nDM



    Aşk değil bu,bir milletin varoluş mücadelesi sanki içimdeki.Cepheden cepheye koşarken kurşunu biten ve tek dayanağı tüfeğinin ucundaki süngüsü olan askerin yüreğine akan ölüm duygusu,ruhundaki özgürlük olgusu gibi.Neyin uğruna savaştığını sorgulamak,sonra arkana bakmaya değer bir şeyler var mı diye düşünmek bir an.Düşünmek ve kağıda dökememek gibi Aşk,ya da adına ne deniyorsa sizin lugatınızda.Şimdi içimde bambaşka hisler var.Tedirginlik,korku,bilinmezlik ve dahası.ya da çok düşünmenin getirmiş olduğu delilik.Yarını düşünmeden yaşayabilen insanlara özenmek en zavallı halimle.Aslında kaybettiklerime bakılırsa bu konuda çok cesur olmalıyım.Ama nerden bilebilirdim ki geçmiş yaptığım onca hatanın bu şekilde gelip hayatımın kördüğümü olacağını.bilsem yaparmıydım.yapmazdım.Üzmezdim kimseyi ve üzülmezdim bu kadar.Şimdi birçok şeyi konuşmak boş ve anlamsız.Yine zamana bırakacağız kendimizi ve göreceğiz..başlangıçlar ve bitişler yeni mi yoksa geçmişin tekrarı mı ?!?...

15 Aralık 2012 Cumartesi

' Varoluşa ihanet '

    Her daim aklımda olan tek şey 'Aşk',hayatımın her saniyesinde ve baktığım her nesneye yansıttığım tek duygu.Peki şu ihanet konusu nerden çıktı o halde ? İhanet aşk sandığınız bakışa koşmaktır.Yalana gönlünü yük etmektir,ihanet.Kendime sürekli hatırlattığım bir olgu vardır ; ' Varoluş Aşkın temelleri üzerine oturtulmuştur ' ve aksi söylenemez.Ve aşkın önüne dünyevi hiçbir duygu geçemez.(İhanetin bir diğer örneğide bir insanı sevdiğimiz zaman 'aşık oldum' dememizdir.Bence bunun yerine 'seviyorum' kelimesini kullanmak daha makul ve samimidir.) Şimdi aklıma gelen birşeyden örnek vereceğim ; kelimelerle anlatamadığınız bir güzellikle karşılaşırsanız işte o zaman aşkın ne olduğunu gerçekten anlayabilirsiniz.Tanımı olmayan bir duygudur,Aşk.Kimi zaman bir çift göz,kimi zaman bi dokunuş ya da sadece bir his..özlem..İhaneti haketmeyen tek duygu.Varoluş sebebimiz,ve birbirimizden esirgediğimiz.En zavallımız için belki de ince belli bir çay bardağında..ya da bir fincan dolusu çay sıcaklığında..İstanbul'da Kız Kulesi ve Galata Kulesi arasında çoğu zaman..Hazerfan Ahmet Çelebi nin kanadına sebep tek duygu Aşk..Bazılarımız için İstanbulun Boğaz manzarasında,İzmir in kordonunda,Ankaranın ayazında ya da hepsinin ortasında..Aşk dediğine coğrafya dayanmaz benim lugatımda..Ağrı dağının ha eteğinde ha zirvesinde olmuşsun farketmez..yani dünyanın öbür ucu değil bilinmezliklerde bile olsan benim aşkımın kölesi isen eğer,bu herşeydir benim için..bu da benim kendime ihanetim..



ve içimden gelen bir klasik ile birlikte.. http://www.youtube.com/watch?v=88MJs-LpciY

4 Kasım 2012 Pazar

İsimsiz mektup..

   İçimden gelen seslerin bazen ne kadar suçlu kişilikler olduğunu anlıyorum.Yaşarken güçlü,tutarlı,gururlu,tavırlı ancak düşünürken bir o kadar suça meğilli bir kişilik.Bir söz vardı hani,'yanlızca gururlu ve yanlız insanlar susarlar..' ne yani susmuyoruz diye kayıp mı ettik gururu ve yanlızlığı ??..neyse konumuza dönelim,sebebi ziyaretim malum aslında gönül meseleleri..kalp kırıklıkları ve dengesiz tavırların ardından ilişkiye bir süre ara verdik.Bu ilk defa başıma geliyor ve ben bu dayanılmaz olguyu henüz kabullenmiş değilim.İçimdeki suça meğilli yaratık harekete geçmek için zaman kolluyor ama galiba bu sefer dizginler bende..Sevmek ve Aşk kelimelerinin birbirine benzememelerinden bahsettim biraz;..Sevmek,yanında olduğundan bulutların üstünde uçmak kadar özgür bir duygu..Özlemek,ıssız bir ormanda yapayalnız soğuk bir gece geçirmek kadar dayanılmaz bir duygu..ve Aşk,onunla geçirdiğin her saniyenin içini doldurmak,anlatmak isteyip onu ifade edebilecek kelime bulamamak kadar kiyafetsiz bir duygu..O ise acımasızca inatçı ve güzel bir kadın..ağladığında gözyaşlarına dokunamadığım,hasretini her daim paylaştığım,dudaklarına muhtaç olduğum ve onu her saniyemde vücudumda yaşattığım değerli bir kadın..ben onu seviyorum ama birazda sevgi istiyorum..ve bunu kendime çok görmüyorum çünkü buna ihtiyacım var.Onun gözlerine ve dokunuşuna ihtiyacım var..umarım bunu anlar..iyi sabahlar millet...                                                


           eskilerden bi şarkı,maksat hatıralar depreşsin ;)  http://www.youtube.com/watch?v=jftYV-5rJiU

25 Mayıs 2012 Cuma

Hiçlik..

Şimdi aklımın en derin köşesinde en dolu haliyle bir hiçlik duygusu peydah oldu..elime geçen her güzelliği mahvediyor olmanın pişmanlığını hissettiğim bir hiçlik duygusu..her seferinde en çok korktuğum şeylerin başıma gelmesi,sevdiğim insanları kaybetmenin eşiğine gelmem ve yapmış olduğum bir sürü saçmalıktan sonra oturup birde bunları yazmaya çalışmak en kötü hatırlama şekli..yaşarken ölüyor olmanın verdiği acımasız duygu,içimde bir yerlerde beni katlediyor..artık dayanamıyorum diye bağırmak geliyor içimden her bitişten sonra ama bunu kendine yakıştıramıyor yüreğim..bunu kendine yakıştıramayan yüreğim ne zulümler yapıyor sevdiklerine..ben buna bir çare bulamıyorum artık,mutluluğum paylaştıkça azalıyor..yani mutlu olmak varken onu bile beceremiyorum..kendimi tekrarlamaktan öteye gidemiyorum,sonumu bende göremiyorum ve artık bittiğimi resmen açıklıyorum.

9 Mayıs 2012 Çarşamba

F.kafka

Benim için dünya binlerce “belki” ile dolu, dürüst bir insanım Milena. Esaretin izin verdiği kadar dürüst. Bir şeklimle herkese benzemeyen farklı bir yön var bende. Huzur içinde bir dakika bile çok görülmüştür bana. Her şeyi savaşarak kazanmak mecburiyetindeyim. Sadece geleceğimi değil geçmişimi de kendim yaratmak zorundayım. Dünya sağa dönüyorsa bu ritme uymak için benim sola dönmem gerekiyor. Palto giymeye üşenirken bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben?.